
Kurban Töreni, Dijital Monobaskı, Diasec, 245 x 144 cm, 2014
Evim, evim, güzel evim
Ve sonra evler yapmaya başladık.
Kendimizi diğerlerinden ayırdık.
Biz artık içerdeydik; bizden başka her şey dışarıda.
Hayatımızı hep bir evin içinde hayal ettik.
Daha küçücükken gözümüzü gelecekteki evimize diktik.
Ve asla fark etmedik, aslında evin gözü üzerimizde.
Ve başkalarının gözü de bizim evimizde.
Evler, küçük kazanımlar için büyük bağışlar vermeye eğitilen insanın tehlikeli yuvası.
Evler, mülkiyet zehrinin kutsal mekanları.
Baruter, resimlerinde lanetli tapınaklar olarak gördüğü evlerin derinlerine tekinsiz bir yolculuk yapıyor.
Kapısı sıkı sıkı kapalı odaların kuytularında sakladığımız ve kendimize bile itiraf etmekten sakındığımız tedirginlerimizi deşifre ediyor.
Evimiz, güzel evimiz, ferah ve huzurlu evimiz, hem kendisi için için yanıyor, hem de bizi yakıyor.
“Baruter, resimlerinde lanetli tapınaklar olarak gördüğü evlerin derinlerine tekinsiz bir yolculuk yapıyor. Kapısı sıkı sıkı kapalı odaların kuytularında sakladığımız ve kendimize bile itiraf etmekten sakındığımız tedirginliklerimizi deşifre ediyor. Evimiz, güzel evimiz, ferah ve huzurlu evimiz, hem kendisi için için yanıyor, hem de bizi yakıyor.”
Kendimizi diğerlerinden ayırdık.
Biz artık içerdeydik; bizden başka her şey dışarıda.
Hayatımızı hep bir evin içinde hayal ettik.
Daha küçücükken gözümüzü gelecekteki evimize diktik.
Ve asla fark etmedik, aslında evin gözü üzerimizde.
Ve başkalarının gözü de bizim evimizde.
Evler, küçük kazanımlar için büyük bağışlar vermeye eğitilen insanın tehlikeli yuvası.
Evler, mülkiyet zehrinin kutsal mekanları.
Baruter, resimlerinde lanetli tapınaklar olarak gördüğü evlerin derinlerine tekinsiz bir yolculuk yapıyor.
Kapısı sıkı sıkı kapalı odaların kuytularında sakladığımız ve kendimize bile itiraf etmekten sakındığımız tedirginlerimizi deşifre ediyor.
Evimiz, güzel evimiz, ferah ve huzurlu evimiz, hem kendisi için için yanıyor, hem de bizi yakıyor.
“Baruter, resimlerinde lanetli tapınaklar olarak gördüğü evlerin derinlerine tekinsiz bir yolculuk yapıyor. Kapısı sıkı sıkı kapalı odaların kuytularında sakladığımız ve kendimize bile itiraf etmekten sakındığımız tedirginliklerimizi deşifre ediyor. Evimiz, güzel evimiz, ferah ve huzurlu evimiz, hem kendisi için için yanıyor, hem de bizi yakıyor.”
**Mine apla'nın kocası. çocuk yapsalardı keşkem . sergiye gidemedik ama Barut'er soyadı gibi patlamaya ve patlatmaya hazır sanat anlayışıyla . Aynı olan yaşantılarımıza farklı bakış açıları sunuyor . Diyor ki ; bende oy veriyorum , evliyim al yüzük !