Çağrım dostluklarını, ailelerini paylaşan Emine Erdoğan ve Asma al-Assad'a... Çağrım, bir haftalık ateş kes için savaşanlara birlikte seslenmeniz. Michelle Obama'yı size katılmaya davet etmeniz...
Bir Temmuz sabahı şarkılarla Avrupa’da cepheye gönderilen gençlere sonbaharda evlerine dönecekleri söylenmişti. Beş adım ileri, beş adım geri, dört yıl boyunca süren siper savaşlarında, başkentli kravatlıların arkasında durduğu hücum emirleriyle 16 milyon gence birbirlerini öldürttüler, yedi milyon sivilin katledilmesine neden oldular.
Birinci Dünya Savaşı bittiğinde, 60 milyonun daha öleceği bir ikincisine çoktan davetiye çıkarmışlardı.
Bırakın kim haklıydı, haksızdı safsatasını, bugün savaşan tarafların adlarını kaçımız sayabilir?
Woodrow Wilson o günlerde ABD Başkanıydı. Savaşa ülkesini sokarken, “Dünyayı demokrasi için güvenli kılacağız. Bu savaşların sonunu getirecek savaş” sözlerini alıp tekrarlayarak dört yıl boyunca katliamlara popüler meşruiyet kazandıranlar da, savaşanlar, savaşa gönderenler kadar sorumlu değil miydi kıyımlardan?
Bu gün de, yeni savaşlarda taraflaşmakla, bizi taraflaştıranların papağanlığını yapmakla meşgulüz.
Savaşın gerekliliğinin mantığa sığmayan analizlerini, mağdurdan yanayım sözleriyle maskeleyenler de sorumlu değil mi kurşun sıkan, sıktırtanlar kadar?
Ne farkları var ormanların katlini, kadınların ırzına geçilmesini, köprülerden intihar edenleri magazin haberi yapanlardan? Bizi acılara alıştırıp felaketleri kaçınılmazmış gibi sıradanlaştıranlardan.
Diktatörlerin değil, generallerin değil, silah tacirlerinin değil, “Tanrı sizinle” diyen din adamlarının değil, en çok egemen düzen adına kamuoyu önderliğine soyunanlar değil mi, dünyaya, “Savaş! Savaş! Savaş kaçınılmaz!” diye seslenenler? “Çabuk biter, zalimlerden kurtulur, demokrasiye kavuşuruz” diyenler?
Savaş karşısında nesnel olunabilirmiş gibi, “İdealistsin, gerçekçi değilsin, safsın” saldırısına maruz kalmaktan korktuğumuzdan mı, barışı sahiplenme cesaretinden yoksunuz? Cephede sürü halinde ölüp öldürmekten öte bir şey, ‘Duran Adam’lar olmayı göze alabilmek.
Gene oturmuş savaş bekliyoruz.
Gene, masum çocuklarla kadınlar katlediliyor diyen erkeklerin, saldır emrini vermelerini bekliyoruz.
Gene erkekler erkekleri savaştıracaklar.
Erkeklerden ne eksiğim var diyen kadınlar erkeklerin saflarında taraflaşacaklar.
Savaşların bir çok nedeni var. Ama artık biz erkeklerin utanmadan kabullenmesi lazım. Kendimize dur diyemedikçe bizi durdurabilecek tek güç kadınlar. Çocuk doğuranlar biliyor, bütün savaşların insana karşı olduğunu.
Çağrım dostluklarını, ailelerini paylaşan Emine Erdoğan ve Asma al-Assad’a ,
Çağrım, bir haftalık ateşkes için savaşanlara birlikte seslenmeniz.
Michelle Obama’yı size katılmaya davet etmeniz.
Kaybedilecek bir şey yok, dünyanın kazanılabileceği barış var. Beyler biraz mırıldanabilir, siz tarihe geçebilirsiniz.
Gün doğmadan neler doğar.