Müzik

17 Kasım 2013 Pazar

Zeynep Arkan







...

out of the ash

I rise with my red hair

and I eat men like air.

Sylvia Plath 


geçen temmuz ölüyordum sonra ölmedim

temmuz en uygunuydu uyuyup uyanmamanın

ölüm aydınlık bir şeydi karanlıkta ama ölmedim

uzun ve dardı sırt üstü metal olsa soğuk derdim

önümü arkamı görmeden sobeledim

ölümü biraz da böyle sevdim



on saniyede bir tik tak

sonra Tıııırrrrrr Tak! Tak!

beyni tarayıp geçen

öğretilmiş bilgileri bitiren bir temmuzdu

- bitti -



doktor dediklerini çağırdım

Doktor Lecter* dedim hey doktor!

gel dedim sana Lecter! bak, ölmedim

belki evi özlemiştim

belki tutunmayı beceriyle yaşamaya

- yaşamak beceri işi diye söylemedim –



duvar duvar üstüneydi kirişler verevine

koca mevsim hiç çiçek görmemiştim

çiçek benim neyimeydi, öldürmezdi beni yoksunluk

hayret etmeyi unuttum, gecenin günden farkını ve rakamları

bir basküle kuş olup konmayı bildim

her gece uykumu bölüp geleceği yeniledim

her sabah buna inanmayı





bazı numaralar kodlanmıştı ama çok kollamadan

hepsini yuttum doktor, yutkundum

ben böyle bildim kasdınızı

ezberden sayarım üstünüzü ve astınızı

hep hatırladım onca dalgındım oysa

otobüse bindirip el sallamaları

kafa sallamaları her tanışmaya

karşılıklı konuşunca buharlaşan havayı

önüme ölümü rakip

dirimi kavi kılmaları

hepsine tamam peki, bir dakika daha verin bana

her şeyi değil belki ama

eksik doğrularınızı tamamlarım

doğuyu tanımlarım

batı eksenli sarmalanmış çöpleri kapılarda



derledim - topladım tam köprülere başlamışken

bir Deli Dumrul, deli deli tam dumrul

geçişsiz ve isteşli her fiilde deli

geçişli ve isteksiz her köprüde Dumrul

bir ev neydi, neredeydi, tam önünde durdum

kendini vuran bir hedef tahtası tam onikiden 



ne ilacı seven ne bir dişe gelen

küllerin içinden bir kızıllığa ölüm dersen Lecter

sırasını savmıştır



takdir Allah’tan.





* Dr. Hannibal Lecter