Müzik

27 Eylül 2013 Cuma

Azad Ziya Eren - Yunus





Yunus'tan bize kalanlar, hala ölüm orucundalar.
Umurunuzda mı ! . .

YUNUS


Parmakuçları alınmış bir adamım şimdi
Yitirdim bağışlanmış tüm dokunuşları
Yürümek isteyen bu heves
Gözlerindeki ışıklı tozda emekliyor ölü çocukların
Nerden bilinir ki
Ruh sonsuzda doru tayken
Hüznün doruğunda nasıl süreğendir bir beden
Zaman başındaki zehirli harfi düşmüş amandır
Kalb sezgisiyle taşınan bir kırığın uğultusuna
Çocuk gömen, ihtiyar döner evine Engin abi
“bana dilsiz ruhu olan oğlumu getirdin” der Othello
Sönmüş kalbin rüzgârına hangi medet seferidir beyhude
Bu usul değirmiler devleti, bu eli ağır tabiat
Çocuğun kanat tüyüyle kanatlar Azrail’i ilelebet
Kuşların ötüşünde ar, insan dilinde kinli hançerler var
Tahtaların ve taşların sesi bu Engin abi
Etlerin ve kirpiklerin cemi nasıl da sükûnet
Kırık bir dilin fayıdır bazı memleketlerde depremler
Başı göğde ejder, gövdesi kafeste insan
Çıkar yıkığının köşesinden biri nasıl da çıkar yıkığının
Biz senin gövdendik, der
Öldük, başın sağolsun ey dünya
Çocuk gömen, ihtiyar döner evine Engin abi
Âli olmadan nasıl söner Yunus’un gözlerine
Dört kapısı kilitli olan kalbdeki bu ağır fener.