Müzik

19 Eylül 2013 Perşembe

Ali Ahmet

Gezi Parkı’nın ortasından Rabia’ya selam olsun
mısır rabia
Ben ve onlarca arkadaşım Gezi Parkı eylemlerine destek verirken niyetimiz darbe yapmak değildi, dış güçlerin veya bir takım lobilerin adamı da değildik. En doğal hakkımız olan protesto hakkımızı kullanıyorduk ve rahatsız olduğumuz şeyler için meydanlara çıktık. Karşılığında bol bol tazyikli su, biber gazı ve plastik mermi gördük. Bu şiddetin sonucunda beş tane kardeşimizi kaybettik. Mısır'daki insanlar da demokratik hakları olan protesto hakkını kullanmak için meydanlara çıktı. Ülkedeki iktidarı silah zoruyla gasp eden orduya karşı protesto haklarını kullanmak istediler. Sonuna kadar haklıydılar, hala da haklılar. Protestolara ordunun müdahalesi sonucunda yüzlerce insan hayatını kaybetti. Bizim üzerimize akreplerden plastik mermi yağarken orada gerçek mermi yağıyordu. Bizim kafalarımıza polis hedef alarak biber gazı atarken asker orada keskin nişancılarla insan avlıyordu.

Mısır'da bunlar olurken Türkiye'deki propagandaların etkisini görmeye başladık daha doğrusu ben yeni fark ettim. İnsanlar Gezi Parkı eylemleriyle, Mısır gösterilerini karşılaştırıyor ve acıları yarıştırıyordu, aslında hepimiz olan acıları. Özellikle Ak Parti destekçisi bir kesimin verdikleri tepkileri gören bir insan darbenin Gezi Parkı'ndaki bir çadırda hazırlandığını rahatlıkla düşünebilirdi. Ben bilgisayar başında yaralı arkadaşını taşırken sırtından vurulan bir göstericinin videosunu izlerken sinirden yerimde duramadım ama insanlar beni darbe destekçisi olarak görüyordu ve pek çok insan hala öyle görüyor. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün dediği gibi insan gerçekten hayret ediyor. Hâlbuki zırhlı araçlar yola rahat giremesin diye barikat kuran Mısırlılar gördüm, kurdukları barikatlar aynı bizim kurduğumuz barikatlara benziyordu. Benim kan grubumu koluma yazdığım gibi, ölürse diye koluna ismini, soy ismini yazan göstericiler gördüm. Sıkıştıkları yerde biber gazından ölen 36 kişinin haberini gördüm. İşin kötüsü bir an için bile bu habere şaşırmadım, bu haberin abartı olabileceğini düşünmedim çünkü daha 1 ay önce yanımda biber gazından bayılan direnişçileri görmüştüm. Maskesiz bir insana biber gazının neler yapabildiğini birinci elden defalarca tattım ve biliyordum biber gazı insanları öldürebilir. Ethem gibi, Abdullah gibi kafasından vurulan, Medeni gibi sırtından vurulan, Ali İsmail gibi yerdeyken kafasına vurulan, Mehmet gibi araçların altında kalan eylemcileri gördüm. Plastik mermiden kaçarken, TOMA'nın önünde koşarken, barikat kurarken, biber gazını geri atarken neler yaşadıysam oradaki insanlar bunları misliyle yaşadılar. Benim onlara karşı gözümü kapamam mümkün olabilir mi?
gezi 2
 Peki bu sırada ben tam olarak ne zaman bir Gezi Parkı eylemcisi olduğum için doğrudan Sisi destekçisi oldum? Şimdiye kadar her türlü hak arama mücadelesine destek veren ve anti-militarist, savaş karşıtı kimliğiyle bilinen Memet Ali Alabora'nın Sisi gibi bir katile ve darbe karşıtı olmasına şaşıran insanlar var mesela. Acılarını yarıştıran, sanki Mısır'da faşist darbe sırasında hayatını kaybedenler bizim rakibimizmiş gibi davranan insanlar var. Tek yapabildiğim şeyin Twitter üzerinden bir şeyler yazabilmek ve bu benim içimin içimi yemesine sebep olurken, bir yandan da beni darbeci ve Sisi destekçisi olmakla suçlayan insanlara derdimi anlatmaya çalışıyorum. Acıları sahiplenmek güzeldir, son 2 ay içinde çok iyi öğrendim acılar paylaşıldıkça azalır ama acıları yarıştırmak nedir, onu hiç anlayamadım.
gezi 1
 Bir şekilde Mısır göstericileri ve orada yaşanan katliam, getirilip Gezi'nin karşısına çıkarılmaya çalışıyor. Ben buna karşı çıkıyorum. Bunu yaparken de kimseyi suçlamıyorum. İnsanların niyetini okumak benim işim değil. İktidar ve güç sahipleri tarih boyunca bunu yaptılar ve yapıyorlar zaten. A şehrinde insanlar ölüyorken neredeydiniz, B katliamını neden umursamadınız falan bunları da sorgulamıyorum. Mısır'da bir katliam var. Nasıl Darfur'da, Irak'ta, Rojava'da, Türkistan'da ve şu an adını bile duymadığımız onlarca yerde olduğu gibi birileri, elinde silah ve güç olan başka birileri tarafından acımasızca öldürülüyor. Öldürülen, işkence gören insanların kimlikleri, düşünceleri veya yaşam tarzları beni alakadar etmiyor. Ben elimden geldiğince her gün eylemlere katılmış bir Gezi Direnişçisi olarak söylüyorum. Benim kalbim Mısır'da İhvan'la, darbe karşıtı olanlarla beraberdir. Bilinçli veya bilinçsiz olarak Mısır darbesini ve katliamları Gezi direnişinin karşısına koymayın, koydurtmayın çünkü birisi bunun için uğraşıyor. Rabia için ağlamamı engellemeye çalışmayın rica ediyorum. O sizin kardeşiniz olduğu kadar benim de kardeşim. Gezi'nin Mısır'da ölenlerle olduğunu asla unutmayın.

Bir Gezi Direnişçisi olarak sokağa muktedirin buyurgan, otoriter diline ve eylemlerine karşı demokratik haklarımı savunmak için çıktım ve çıkmaya da devam edeceğim. Her seferinde söylememize rağmen inatla önemsenmediği için bir daha söylemek istiyorum. Diktaya, diktatörlüğe ve darbeye karşıyım.
İşte bu sebeplerden Taksim'de 5 şehit için yumruk olan elim, Rabia'ya selam göndermek için 4 parmağını açarken tereddüt etmedi.
Gezi Parkı'nın tam ortasından Rabia'ya bin selam olsun.
Her yer Taksim, Adeviye Dahil.
Kaynak ; Radikal Blog